
Ortaokulda ilk gittiğim gitar kursunda hocamın bana hediye ettiği bir pena vardı, onu ziyaret ederim bir gün diye cüzdanıma atmıştım. Bugün onu ziyaret ettim ve sıcak gülümsemesiyle beni karşıladığı için minnettarım. Hayatta bazı küçük ve insani şeylerin katlanarak ne kadar değer kazandığını ve yaratıcı bir uğraşın hayattaki geçiş dönemlerinde ne kadar bağlayıcı, tutucu, kapsayıcı olduğunu hatırladım.
Ölüm dürtüsü kavramı bir yandan bu yüzden de kulağı tırmalıyor. Sanki bağları koparmak için değil de aksine bağları çoğaltmak, yaşamdaki yerimizi sağlamlaştırmak adına güçlü bir eğilimimiz var. Farkında olmasak da tutunmak için ne çok çaba verdiğimizi görüyoruz. Anlaşılmak, anlamak, sevmek, sevilmek, hissetmek; yaşam fırsatını deneyebilmek ve onu kendimiz için de kullanabilmek adına bütün çabalarımız.
Bir Cevap Yazın