Etiket: psikoloji
-
O’ Shaughnessy (1981) kişiliğin patolojik örgütlenmeleri üzerine notlarından bir kesit
Kişiliğin patolojik organizasyonlarını; ekonomik zihin kuramındaki akışın ve topografik kişilik kuramının birimlerinin , nesneyle içeride farklı birleşmeleri, birbirlerine doğru farklı karışımlarla akmaları, benzer duyumların (temelde hoşnutluk ve hoşnutsuzluk ikileminde) uyandırdığı deneyim, duygulanım süreçleriyle şekillenen bir örüntü olarak okuyabiliriz. O’ Shaughnessy (1981), organizasyonun, öncelikle “özlem duyulan göreceli bir sükunet durumuna yol açan bir sığınak yaratmaya hizmet…
-
“Bir konuyu biliyor olsam bile hazırlanmak için 100 saat zaman ayırırım.*”
Bu cümle bana insanın olduğu haliyle dünyaya çıkabilmesinin imkansız olmasını anımsattı. Sanki hep kendinde eksik kalan gözüne batıyor, gözünde büyüyor da, o eksiklikle ilgilenmekten ne bildiğini, nasıl anlatacağını da karıştırıyor gibi. Eksiklik, yalnızca eksiklik olarak olduğu yerde açtığı boşlukta kalmaz, kişide aşağılanmaya, küçümsenmeye yönelik bir endişeyi de uyandırır. Dolayısıyla imkansız olan, dünyaya eksik olarak çıkmaktır.…
-
4 farklı ‘bölme (splitting)’
Freud nevrozlarda temel olarak işleyen mekanizmayı, bastırmayı keşfettiğinde, bugün Klein’cı anlamda bildiğimiz ‘bölme’ dışarıda kalmış oldu. Bilinç ve bilinçdışının ayrımının yarattığı boşluklara dolanları incelemekten ziyade, bu karmaşık zihinsel işleyişin kişilik yapılanmasındaki yoğunlaşmış kümelenmelerini inceleyen sonraki kuramcılar, bölmeye farklı alanlardan yaklaşmışlardır. Rachel Blass, psikanalitik yazında dört ayrı bölmeden bahsedildiğini tarihsel bir bağlamda ele alır. Freud’un eserlerinde,…
-
Ergenliğe özgü bir alınganlık
Ergenliğin kendisine özgü gelişimsel görevlerinden biri de yeni sevgi nesneleri bulmaktır. Kişi, çocukluğunda büyük bir bağımlılık ve hayranlıkla sevdiği ebeveynlerinden ayrılmak ve birey olarak hayata karışmak için çalkantılı bir yola girer. Böyle güçlü bir bağımlılık örüntüsünden keyfi bir şekilde ayrılınamaz. Süreçsel olarak, kişi, ebeveynlerini beğenmemesi, iğrenecek özelliklerini keşfetmesi gibi, ebeveynlerinin zannettiği kadar ideal olmayabileceklerine dair…
-
“Ateşle oynamak” Tehlikeli ve kendine yönelik saldırgan eylemler
İnsan yavrusu yaşamının ilk yıllarında hissettiği hakimiyeti ve güçlülüğü bir daha asla hissedememek üzerine arkasında bırakır. Hayatın bilinemezliği deneyimlerini, sırasıyla kendine doyum veren nesnesini kendinden ayırt ederek, nesnenin dengesizliği ile karşılaşıp ona muhtacligini fark ederek ve sonunda kendi ölümlülüğü ile yüzleşerek sürdürür. Çocuklukta sıklıkla görülebilen tehlike içeren eylemler, çoğu zaman çocuğun kendi tümgüçlülüğünün sınırlarını keşfetme…
-
Tepkisel yalan söyleme
Tepkisel yalan söyleme ‘ ne yapsam da görünmesem’ in çabasının sonucudur. Kişiler, öteki için önemsiz olabilecek bir çok şeye karşılık yalan söylemişken bulabilirler kendilerini. Lemma bunu ‘kendini koruyan yalanlar’ olarak isimlendirir. Görünmez olmanın başka bir yoludur. İstediği gibi görünememenin veya ötekinin zihnini kontrol edememenin endişesi ile kişi kendini belli yalanlar etrafında sunmaya çalışabilir. Bazen de…
-
“kafa ağırlığı, acı hissi”* Psikosomatik hakkında
*Tevfika İkiz Freud (1916), bedende ifade edilen belirti kümelerini incelerken 4 ayrı kategoride inceler. Bunlardan, fizyolojik düzlemde en çok yankı bulan; belirgin bir organın ağrısı, acısı, sızısı şeklinde deneyimlenen ‘aktüel nevroz semptomlarında’ gelişim sürecinin sekteye uğradığından bahseder. Psikanalitik yazının içinden, belli bir gelişimsel evreye ait sorunsalın (oral, anal,fallik…) gerileme yoluyla daha ilkel bir formda yaşanma…
-
‘İnsan iletişiminin belirli türlerinden bahsetmek için neden sonik görüntüleri kullanıyoruz?’* Aktarım ve karşı aktarım
*Christopher Bollas Günlük hayatta, insan insana etkileşimlerimizin içeriğini çoğunlukla enerji, elektrik, frekans gibi kelimelerle anlatmaya çalışabiliyoruz. ‘Isınamadım, elektrik alamadım, frekansımız tutmadı’ gibi söylemlerle kendimizde olan bir şeyi ötekinde bulamadığımızı; ötekinde olanın bize olumlu olarak yansımadığını vurguluyoruz. Aslında Bollas’a göre bu temelde aktarım- karşı aktarım dinamiklerini kavramsallaştırmada yaşadığımız zorlukla ilişkili. Aktarım, insanın kendisinde olan belli ilişki…
-
Taklit edilme ile ele geçirilme endişesi #2
Aynı alana köklenmeye çalışan ağaçlar arasında rekabet olur. Güneş ışığına kim daha çok ulaşabilir ve ne kadar geniş köklenebilirin endişesi, ölüm-kalım meselesi olarak yaşanır. Aynı toprakta olmayan iki ağaç birbirinin varlığını daha destekleyici bulabilir. Tehdit edilme hissi ne kadar çok olursa, panik o kadar yoğunlasabilir. Benzer temalar içinde olan insanlar arasında da daha sık tehdit…
-
Kendini göstermeye ‘çalışmak’
Bu çaba bazı yapılar için çok zorlayıcı. Tamamen kimsenin olmadığı bir yer, düşlemin tatlı kucağında olmak demek Çünkü birileri olunca düşlemin içeriği sadistik olarak değişiyor. Sanılanın aksine bu yapıda aşağılanma çok temel bir endişe olmayabilir. Daha çok zarar görme ve manipüle edilme, saldırıya uğrama, tehlike ile karşılaşma vardır. Tehlike görme ve manipüle edilme kişiyi sürekli…
-
Parçalar birbiri ile…
Nesnenin parçaları ile benliğin parçaları farklı şekillerde ilişki kurar. Borderline iç içelik ise tamamen bir ‘yapışıklıktan’ çok temel bir ayrışmanın olduğu fakat birimlerin birbirleriyle sarmal bir yapısal düzen içinde ilişkilendikleri bir durum gibi. Sınırın etrafında iç içe daireler çizmek gibi. Burası sınır örgütlenmenin farklılaşma ve ayrışma alt evrelerinden çıktığını fakat yeniden anneye yakınlaşmaya yönelik girişiminin…
-
Narsisistik savunma neden öfke uyandırır?
Narsisistik savunma kimlerde şiddetle öfke uyandırır diye düşünüyorum. Suçlayıcı olmayan bir biçimde sanki narsisistik savunmaya ayna olan kişi, bu yansıtma içerisinde ‘özne’ olarak var olamadığı ve narsisistik savunmayı yapan kişinin kendiliğinin haricinde hiç bir şeye yer olmaması ile sert bir karşılaşmanın sonucu olarak yok olma veya yokluğunu pekiştirme işlevi görüyor gibi. Yani kendiliğinin yokluğunu ötekinin…
-
İkinci iyiler
Anlamlı etkinlik veya ilişkilerle doldurmakta güçsüz kaldığımız içimizdeki boşluk yaratan hiçlik tarafından alt edilmiş olarak, yeteneklerimizi ve vasıflarımızı küçültürüz ve ikinci iyi olmayı çarçabuk kabul ederiz. James F. Masterson İkinci iyi olmak; perdenin arkasında baş danışılan insan olmak. Kişi perdenin arkasında kaldığı sürece ‘danışılan, sözü önemli olan, sevilen, değerli olan’ imgesini muhafaza edebilir. Birinci olanlarla,…
-
‘İnsanlar böyle şeyleri nasıl biliyor?’
İrit Hameiri Valdarsky (2014), çalışmasında boşluk varoluşu ve yok olma varoluşu deneyimlerini bir hastasının deneyimi üzerinden anlatır. Her adet döneminden önce canının çikolata çektiğini bilen bir arkadaşım var; bir diğeri de her adet döneminin bel ağrısıyla geldiğini biliyor.Benim ise canımın ne zaman tatlı çektiğine dair en ufak bir fikrim yok. İnsanlar böyle şeyleri nasıl biliyor?…
-
Annenin geri çekilmesine tepki olarak kendini ispat savunması
İnsanın yaşama tümsel biçimde bağlı olduğu annesel nesnesine ulaşamaması çok trajik değil mi¿ Bu ulaşılamazlık fiziksel yapışıklığın olduğu yerde de olur. Farketmez. Annesel nesne; ilişkisel alandaki ‘bir olma hali’ ve ardındaki bebeğin potansiyel bireyleşme sürecine ne kadar uyum sağlayabilirse o derecede bebek kendi yaratıcılığının aynalamasını hisseder. Şimdi yetişkin birinin yaşayışından bir örneğe geçelim; kişi reddedildiği,…
-
‘Ona doğru adım atmak’
Anneme hediye almak yerine bu konuşmayı yazma fikri, benim için ona doğru bir adım atmaktı, hem sadece fikirden ibaret de değildi, gerçekten de ona yakınlaşmak istiyordum. Nehirden bahsedecektim, Rio Grande’den, ne kadar büyük olduğundan, ülkeleri, kültürleri nasıl ayırdığından, bir kıyısından diğerine ABD’den Meksika’ya geçmeyi zorlaştıracak kadar büyük olduğundan, özellikle de kanun kaçağıysan filan. Nehri gözümün…
-
Özdeşleşme için ulaşılabilir nesnenin bulunmayışı
Özdeşleşme için ‘bile’ ulaşılabilir nesnenin bulunmayışı Özdeşleşme süreçleri birincil bakım verenle birincil narsisizmin sarhoşluğundan çıkışına bayrak tutar. Özdeşleşmeye gelmeden kişi kendini parçalanmış duyu verilerinin yığıldığı bir havuzun içinde bulur. Bunlar özellikle birincil süreçlerin eşlik ettiği oral yolla parça nesnelere yönelik hoşnut ve hoşnutsuzluk ayrımıyla içe alım süreçlerini etkiler. İçe alma süreçleri ,bedenin içine alma, somut…