
Winnicot, en yakın ilişkilerin içinde olsak da içimizde temel bir yalnızlığın olduğunu söyler. Buna ihtiyacımız olduğunu ve ilişki içinde bu yalnızlığın desteklenmesi gerektiğinden bahseder. Bebeğin bakımverenine olan bağımlılığını örnek verir. Bebek bu bağımlılığın farkında bile değildir. Kendi yalnızlığı bakımvereni tarafından desteklenir. Ve ancak öyle ortaya çıkabilir. Yalnız olmak, hiçlikten ve ötekinin varlığının gölgesinden çıkmanın tek yoludur.
Michael Eigen bunu psikoterapi için yeniden düşünür ve iyi giden bir terapide kişilerin çoğunlukla tüm süreci kendilerinin yürüttüğünü hissettiklerinden bahseder. Kişi özellikle sürecin sonlarına doğru her şeyi kendi yapmış gibi hisseder. Bu kişinin yalnız olma kapasitesinin desteklendiğini gösterir. Tıpkı bakımvereniyle ilişkisinde olduğu gibi. Bakımveren çoğunlukla bir destek, aşama, kullanım için oradadır. Ama kendi varlığı bebeğin varlığını gölgelemek için değil aksine bebeğin bireysel, yalnız varlığını daha da ortaya çıkarmak ve güçlendirmek içindir.
Bir Cevap Yazın