Anlamlı etkinlik veya ilişkilerle doldurmakta güçsüz kaldığımız içimizdeki boşluk yaratan hiçlik tarafından alt edilmiş olarak, yeteneklerimizi ve vasıflarımızı küçültürüz ve ikinci iyi olmayı çarçabuk kabul ederiz.
James F. Masterson

İkinci iyi olmak; perdenin arkasında baş danışılan insan olmak. Kişi perdenin arkasında kaldığı sürece ‘danışılan, sözü önemli olan, sevilen, değerli olan’ imgesini muhafaza edebilir.
Birinci olanlarla, önde olanlarla ilişkisi sebebi ile onurlanır. Onları tanıdığı onlar hakkında ‘bildiği’ için gururlanır. Gururu kendisinden gelmez yani. Doğuştan bulamaz kendilik değerini. Değerli olan öteki ile olan kaynaşması ile edinebilir ancak. Bazen de perde arkasında tüm ipleri elinde hisseder. Bu görünmezliğin gücü de çok çekicidir. Zaman zaman birinci olanın ‘ışığını’ kendisinin kontrol etiği fantezilerine girer. O füzyonda tatlı tatlı kalır.
Fakat ötekinin füzyonu devam ettirmesine, en azından kırmamasına, koparmamasına o kadar muhtaçtır ki; korkutucu bir yakınlıktır bu. Bu hassasiyeti ile ufacık görünen yerlerde kırılır ve bu sefer kendi üzerine yorgan örter.
Kendini görünmez kılar. Kendindeki ışığı görebilecek birilerini bulma arayışı devam eder. Buldukça minik minik yansıtır. Hayatta kalmak için.
Ama arayışının kendiliğini yıkıcılığı korkunçtur. Bu ‘dehşetvari’ terk depresyonu duygulanımlarından ziyade kendiliği yıkıcı füzyonu devam ettirmeyi tercih eder. İkinci iyi olmak , hayatının içinde kişinin kendisini barındırmayan bir yoldur.